Açık Dergi ekibi, Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde açılan “İşte Benim Zeki Müren” arşiv sergisini konuşmak üzere serginin küratörü Derya Bengi ile sergi mekânında buluştu. Sanatçının bütün hayatına ve çok iyi bilinmeyen yönlerine ışık tutan fotoğrafları, kendi çizdiği desenleri, kostümleri, plakları, özel notları, mektupları gibi pek çok özel eşyasını kapsayan sergi 20 Aralık tarihine kadar gezilebilir.
Derya Bengi ile sergiyi, Zeki Müren’in bir sanatçı ve insan olarak duruşunu, kendine özgülüğünü, sanat hayatının ve kişisel hayatının bütün kontrolünü başından sonuna dek nasıl kendi elinde tuttuğunu ve onun hayatını bugün nasıl algılayabileceğimizi konuştuk.
Söyleşimizin sonunda Derya Bengi’nin yaptığı değerlendirmeler ise bugünden Zeki Müren’e bakarken bize rehberlik edebilir:
“Zeki Müren 80’li yıllarda darbe yönetimine uzaklığı ve Kenan Evren’le aynı dönemde, ‘Paşa’ ünvanıyla halka ait bir portre çizebilmiştir. Ayrıca, toplumda kadın erkek ilişkileri, toplumun cinsel kimlik yapısı konusunda da çok tartışmalara vesile olan ve hâlâ tartışılmaya değer çok önemli bir portre sunuyor.
Zeki Müren Türkiye’nin tüm modernist devirlerini yaşayıp modernizmin çöküp postmodernizm başladığı noktada kendini inzivaya çekti. 80’lerin tozu dumanı arasında, Türkiye’nin tam manasıyla neoliberalizme geçtiği dönemde kendini evine kapattı. 50’lerden 80’lere kadar Türkiye’de modernizm çağının, modernitenin zirvedeki yıldızıydı. Bugün olsa kendini nasıl konumlandırırdı bunu bilemiyoruz. Ama iyi ki onun öncesinde vardı. Şimdi de belki çeşitli Zeki Müren’ler var. Belki Zeki Müren’e bakışların sayısı çok fazla, onu algılayış ve ona kıymet biçme ve değerlendirme biçimleri birbirinden çok farklı. Ama 50’lerden 85’e kadar bir bütüncül kimlik olarak yaşayan Zeki Müren herkesi meşgul etmeye daha uzun süre devam edecek.”
İndirmek için: mp3, 55.9 Mb.
25 Kasım 2014 tarihinde Açık Radyo’da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.
Açık Dergi Söyleşileri’nin podcast servisine ulaşmak için tıklayın.